10 Ocak 2011 Pazartesi

Contact (1997)


Dikkat ! Bu yazı filmi seyretmeyenler için fazlaca önbilgi içermektedir :)

"Küçük adımlar, Ellie, küçük adımlar"

Bu film Türkçe'ye "Mesaj" olarak değil de, "Temas" olarak çevrilse, filmin bütünlüğü açısından daha uygun olurmuş. Filmin yönetmeni, Geleceğe Dönüş serileri ve Forrest Gump'tan hatırlayabileceğiniz Robert Zemeckis. Film başarılı bir gökbilimci ve astrobiyolog olan Carl Sagan'ın aynı adlı romanından uyarlanmış. Filmin uyarlaması için, Sagan ve eşi hikaye örüntüsünü beraber oluşturmuşlar. Hikayede, ana karakter olarak, astrofizik alanında başarılı bir bilim kadını olan Dr. Eleanor Arroway yer almakta. Arroway, akademik kariyerini  bırakıp, SETI (Search for Extra-Terrestrial Intelligence) araştırmalarına katılarak, dünya dışı varlıklarla ilgili bir işaret bulma umudundadır. Çabaları sonucu da, umut ettiği teması kurmayı başarır. Filmde yer alan diğer bir önemli karakter Dr.Arroway'le duygusal bir ilişki yaşayan Palmer Joss'tur. Palmer Joss, ilahiyat mezunudur ve hayata bakış açısı Dr. Arroway'den oldukça farklıdır. Fakat filmin sonuna doğru bu farklılık Palmer Joss tarafından şöyle açıklanır: "İnançlı bir adam olarak Dr. Arroway'den farklıyım. Ama amacımız aynı. Gerçeği aramak

Film, varoluşumuzla ilgili soruları ve onları cevaplama çabamızı yansıtıyor. Arroway, bir sahnede bu arayışı şöyle ifade ediyor: 
"Kendimi bildim bileli bir şey arıyorum...niçin burada olduğumuzu. Burada ne yapıyoruz ? Kimiz biz ?". 

Yine bu konuya paralel olarak, Arroway'e dünya dışı varlıklarla karşılaşırsa, onlara ne sormak istediğiyle ilgili şu cevabı veriyor: 
"Nasıl yaptınız ? Nasıl geliştiniz ? Kendinizi yok etmeden teknolojik evrimi nasıl başardınız ?

Dünya dışı varlıkların Arroway'e söyledikleri ise şu oluyor:  
"İlginç bir türsünüz. İlginç bir karışım. Çok güzel rüyalar kadar korkunç kabuslar da yaratabiliyorsunuz. Kendinizi kaybolmuş, terkedilmiş, yalnız hissediyorsunuz, ama değilsiniz. Kendi arayışımızda,  bu boşluğu dayanılır kılan tek şeyin birbirimiz olduğunu bulduk...Sizden ve bizden başka canlılar da var, önemli olan onların da buraya gelmesi değil, önemli olan hepimizin bir bütünün parçaları olarak bu evrende varoluşumuzdur."



Benim için etkiyici bir diğer sahne ise Arroway'ın zaman yolculuğu yaptıktan sonra bunu sorgulayan kişilere söyledikleriydi:
 "Bir tecrübe yaşadım..ispatlayamıyorum..açıklayamıyorum...fakat bir insanoğlu olarak benliğim...bunun gerçek olduğunu söylüyor..beni sonsuza dek değiştiren muhteşem bir şey..inkar edilemez bir şekilde ne kadar küçük, değersiz ve aynı zamanda ne kadar ender ve kıymetli olduğumuza dair evrenin bir görüntüsü...kendimizden daha büyük şeylere ait olduğumuzu ve yalnız olmadığımızı anlatan bir görüntü...bunu paylaşabilmeyi isterdim..isterdim ki..herkes bir an için bile olsa..o azameti..tevazu ve umudu..hissedebilsin.."

Film 1997'de çekilmesine rağmen, görsel efektler hala tatmin edici durumda. Özellikle zaman yolculuğunun yapıldığı solucan deliklerinin görüntüsü, seyrederken sizi de içine alıyor. Solucan deliklerdemişken, filmde ele alınan zaman yolculuğu Einstein'ın genel görecelik teorisine dayanmaktadır. Buna göre uzay/zaman'ın eğrilip bükülebilir olması dolayısıyla iki ayrı geometrik noktanın birleştirilmesi mümkün olabilir. Dolayısıyla solucan delikleri kısa yollar olarak düşünülebilir. Bu konuda heyecanla beklediğim bir başka yapım InterstellarYönetmenliğini Steven Spielberg'in yapacağı filmin senaryosu, solucan delikleri, yer çekimi ve astrofizikle ilgili çalışmaları bulunan Kip Thorne'a ait..

Son olarak ise...

Çocuk: Uzayda başka varlıklar var mı?
Dr. Arroway: Bu iyi bir soru. Sen ne dersin?
Çocuk: Bilmiyorum.
Dr. Arroway: İyi bir yanıt. Şüpheci, ha? Önemli olan hepinizin kendi yanıtını aramasıdır.

Hiç yorum yok: