16 Mart 2011 Çarşamba

Pain of Salvation


Büyüsünden en çok etkilediğim müzisyenlerden biri Daniel Gildenlöw ve grubu Pain of Salvation. İsveç kökenli grup beş kişiden oluşmakta, vokal ve gitarda Daniel Gildenlöw, geri vokaller ve gitar Johan Hallgren, bas gitarda Per Schelander, davulda Leo Margarit ve klavyede Fredrik Hermansson.


photo by Lars Ardarve
Bu grupla ilgili en çok sevdiğim şey sadece bir müzik grubu olmalarının ötesinde dünyaya, sisteme dair belli bir bakış açılarının bulunması ve bunu yaptıkları müziğe yansıtabilmeleri...Grubun tamamı için konuşamam ama grubun beyni konumundaki Daniel Gildenlöw'ın varoluşçu bir müzisyen olduğunu söyleyebilirim. İnsanın hem kendini, doğayı ve evreni sorgulaması hem de politik duruş anlamında bireyin hayatla yüzleşmesini ve yüzleştikten sonra da harekete geçerek, davranışlarının sorumluluğunu alması gerektiğini söylüyor..Tabii bu benim şarkı sözlerinden ve konsept olarak oluşturduğu albümlerinden, bu albümleri oluştururken okuduğu kitaplardan vardığım bir yorum. Yoksa kendisiyle bire bir konuşmuş değilim :). Grubun yaptığı albümlerden özellikle "Be"yi, varoluşsal sorgulamalar anlamında örnek verebilirim.


Bu adreste albümü oluşturmak için yararlanılan kaynaklar belirtilmiş. Bir göz atarsanız oldukça kapsamlı olduğunu göreceksiniz. Grubun diğer albümlerine baktığımızda, Entropia'da savaş; One Hour By The Concrete Lake'de nükleer atıklar, su sorunu, savaş, sistem;  The Perfect Element I'de bireysel sorgulamalar; Remedy Lane'de aşk, kayıp, cinsellik ve arayış; Scarsick (The Perfect Element II)'te kapitalizm, tüketim, materyalizm ve sömürü düzeni gibi toplumsal konular ele alınmış.

Bu grubu dinlerken çoğu zaman, müziğin yanında sözlere de takılıp kalıyorum. Bir noktadan sonra şarkı sözü yerine, edebiyat eserleri olarak değerlendirmeye başladım Daniel Gildenlöw'un yazdıklarını...En sevdiğim ve yine çok varoluşçu olduğunu düşündüğüm cümlelerden biri "Hell is to wake up, but it makes all the difference". Yine insanın kendi kendini arayışıyla ilgili şu sözleri de çok seviyorum..

photo by Lars Ardarve


"Searching for yourself is like looking for the house you stand in
How could you possibly find it?
It's everywhere
It's all you know
And there are no other points of reference" 
Grubun müzik tarzına gelince...Genel olarak "progressive rock" türünde adlandırılmakta, fakat her albümde tarzları değişiyor, bana göre en temel özellikleri bir parça içinde müziğin ritminin düzensiz ve çok hızlı değişebiliyor olması. Müziklerinde tutkunun çok yoğun olarak hissedilebiliyor olması da, bir çok şeyin yanında bu özelliklerinden de kaynaklanıyor olabilir. Tutkunun yanı sıra, değişim de bu grubun (belki de Daniel Gildenlöw'un denmeli bilemiyorum) çok temel bir özelliği...Her albümde, insan ve zaman sürecine paralel olarak bu grubun da değiştiğini, geliştiğini görebiliyorsunuz...

Bu grupla ilgili zaman içinde daha bir çok şey yazacağımdan eminim, dolayısıyla giriş olarak bu kadar yeterli diye düşünüyorum ;).

Hiç yorum yok: