11 Ağustos 2011 Perşembe

deneyim vs. yorgunluk

Yakın bir arkadaşım 30 yaşında olmakla ilgili şöyle bir şey demişti: ''Ergenliğe ait dürtüsel hareketlerim kalmadığı için gayet de mutluyum''...Gerçekten de düşününce şimdi, o dürtüselliğin aradan çıkmasıyla, biraz sakinlediğinde insanın, bir huzur durumuna ulaştığını görebiliyorum. Sanki verdiği kararların sorumluluğunu almak daha da kolaylaşıyor, kabuk tuttuğundan yaralar ya da düşünce kalıpları, sanki daha az acıtıyor...Lakin buna karşılık, birikmiş bir yorgunluk da söz konusu oluyor...O saate denk yaşananlar, her ne kadar üstesinden gelinmiş olsa da, sümüklüböceğin yolda yürürken bıraktığı iz gibi, tatlı bir izle beraber tatlı bir yorgunluk da bırakıyor...Belki yeni şeyler denemeye olan açlıkta bir değişme olmuyor da, önceden yaşananlara benzer şeyler yaşanacağını öngördüğünde kişi, direkt 'ben bu filmi bir kez daha seyretmem' durumuna geçebiliyor..İşte o noktada, kazanım mı oluyor yoksa bir kaybediş mi söz konusu, hep ikilemde kalıyorum...Aynı hatalara ve rahatsız edici tekrarlara düşmemek güzel fakat aynı nehirde iki kez yıkanamazsın sözünden de yola çıkarak, aslında her durumun kendine özgü dinamikleri olduğunu da değerlendirmeye katarsak, işler azıcık karışıyor...peh..

Hiç yorum yok: