Zihin beslenme saatinde altı çizilenler:
"Kierkegaard diyor ki 'Gerçeğe öznel açıdan bakış, kişinin öznel olarak ilişkisine yönelmesini içerir. Bu ilişkide gerçeklik varsa, kişi gerçeği yaşamaktadır, ilişkide gerçek olmayan bir şeyler olsa bile'. Şizofrenik bir varoluş içinde, gerçek olmayan dünyasıyla gerçek bir ilişki yaşayan kişi, çok sayıda biçimsel beraberliklerine karşın aslında yalnızca kendisiyle ilişkide olan birine oranla gerçeğe daha yakındır.
....Varoluşçu olarak nitelendirilmeyen Alfred Adler bile yüzyılın ilk yarısında, 'Tedaviye gelen kişi ile tedavi eden kişi bir yaşantının yorumunda görüş birliğindeyseler, yapılan yorum yanlış da olsa bu önemli değildir' diyerek, gerçeğin ilişkideki gerçeklikte aranması gereğini vurgulamıştır. Bu yaklaşımı öznelcilikle karıştırmamak gerekir. Kierkegaard'ın yaklaşımı, nesnelliği yitirmeden öznelliğe açılabilmeyi içerir. Nesnel gerçeğin kendisinden çok, kişinin onunla nasıl ilişki kurduğu önemlidir ve ilişkiyi görmezden gelen bir varoluş gerçeği olamaz.
Tabii ki bu görüş, psikolojide de geçerli olan ve bir duruma katılmadığımız oranda gerçeği daha iyi gözlemleyebileceğimizi savunan geleneksel yaklaşımın tam karşıtı. Çünkü aslında, katıldığımız oranda daha yansız gözlemleyebiliriz. Bir başka deyişle, bir durumla ilişkide olmadığımızda gözlemlerimiz kendi kişiliğimizin yansımalarıyla sınırlanır. Kendi içimizde kilitli kalarak dışımızdaki nesneleri ve olayları öylece gözlemleriz ve sonuç yargılayıcı nitelikte olur. Katılmadığımız halde katıldığımızı sandığımız yaşantılarımızın sayısı o kadar çoktur ki." (Varoluş ve Psikiyatri, Engin Geçtan)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder