22 Ocak 2012 Pazar

Koklarım, koklarsın, koklar...



Tek bir an, o tanıdık parfüm kokusunu duyduğunuz ya da, benim gibi domates salkımlarının kokusunu içinize çektiğiniz o tek bir an, birdenbire sizi bambaşka bir zaman ve mekana götürebilir. Çıkılan yolculuk tatlı/tatsız, uzak/yakın; hangi anıya,  hangi zamana ait olursa olsun, detaylıdır ve sanki o anı tekrar yaşarsınız, duygularınız şimdi yaşıyormuşçasına canlıdır...Neden ?

İnsanların sinir sisteminde, 3 tip nöronal bağlantı bulunmaktadır. Bu bağlantılardan biri, duyu organlarından gelen sinyalleri, sinir sistemine taşır; böylece sıcağa dokunduğumuzda elimizin yandığını hissederiz. Bir diğer bağlantı, sinir sisteminden motor nöronlara bağlanır, böylece elimizi kaldırmak istediğimizde kaldırabiliriz. Sonuncu bağlantı da sinir sistemi içindeki nöronların kendi aralarında kurdukları bağlarla oluşur; bu sayede hayatta kalmamız için gerekli olan işlevleri gerçekleştirmenin yanı sıra, düşünüp, hissedip, hatırlayabiliriz. Bu bağlantılardan en yoğun olanları, nöronların kendi içlerinde kurdukları bağlantılar; en az yoğun olanları da, duyu organları ve sinir sistemi arasındaki bağlantılardır. Bu yüzden beyin, görece olarak az sayıdaki duyusal nöron bağlantılardan çok fazla çıkarım yapabilme yeteneğine sahiptir. Bunun en güzel örneği de koku ve bellek arasındaki ilişkidir. Kokusal bellek iki bölümden oluşur: beynin kokuları tanıyabilme/sınıflanlandırabilme yetisi, tarçın kokusunu tanıyıp bunu tarçınla eşleştirebilmemiz ve belleğin bu kokularla birleşen duyguları saklayabilmesidir; annenizin yaptığı yemeği yerken, duyduğunuz tarçın kokusu ve o anda hissettikleriniz gibi. Bir diğer önemli nokta da, kokuyla ilgili sinyallerin, görsel ve duyusal sinyallere göre beyindeki ilgili merkeze daha çabuk ulaşmalarıdır. Bu sayede, domates salkımlarının kokusu, çocuklukla ilgili anılara;  domates salkımlarının resimlerine göre çok daha çabuk ulaşırlar.

Kendimize dair anılarımız, doğumumuzdan öncesi dönem için bile, diğer duyulara kıyasla en fazla kokularla eşleşirler. Yapılan araştırmalarda, annesi hamileyken sigara içen bireylerin, annesi hamileyken sigara içmeyenlere göre, sigara kokusunu daha az itici buldukları görülmüş. Evrimsel açıdan koku ve bellek arasındaki bu eşleşmenin, annelerin yavrularını tanıyabilmeleri ya da zararlı ve yararlı yiyecekleri ayırt etmek için gelişmiş olabileceği düşünülüyor. Bir başka çalışmada ise, yaş ortalaması 75 olan İsveçli katılımcılara, olası anılarına ait 20 adet ipucu; kelime, resim ve koku olmak üzere 3 ayrı şekilde verilmiş. Sonuçlara bakıldığında, kelime ve resimlerin, katılımcıların ergenlik ve erken yetişkinlik dönemlerine ait anıları canlandırdığı görülürken; kokuların, 10 yaş altı erken çocukluk dönemine ait anıları canlandırdığı ve bu anıların daha detaylı olarak anlatıldığı görülmüş. Koku ve bellek arasındaki bu direkt bağlantının, beyindeki koku merkezi ve bellek/duygu merkezi olarak tanınan limbik sistemin (amigdala ve hipokampus) birbirlerine olan yakınlığından da kaynaklanabileceği sunulan hipotezler arasında.


Yapılan bir başka araştırmada ise, kokuların öğrenme üstündeki etkisine bakılmış. Bilgisayarda, kart eşleştirme oyunu oynayan öğrencilerebuldukları her doğru eşleşmeden sonra, taktıkları bir maske sayesinde, gül kokusu koklatılmış. Deneyin bu ilk aşamasını sonlandıran öğrenciler, deneyden yarım saat sonra uyumuşlar. Takılan elektrotlar sayesinde dekatılımcıların uykunun hangi evresinde oldukları tespit edilmiş. Derin uyku evresinde (uykuya yattıktan 20 dakika sonra, beynin yeni öğrenilen olayları ve yerleri işlemlediği düşünülen, uyku boyunca tekrarlanan, yaklaşık 1 saatlik süreç) oldukları anlaşılan katılımcılara  bu evre boyunca daha önce kokladıkları gül kokusu tekrar verilmiş. Ertesi gün, aynı kart eşleştirme oyununu oynayan katılımcıların yüzde 97 oranıyla kartların yerini doğru olarak buldukları tespit edilmiş. Aynı süreç gül kokusu verilmeden tekrar edildiğinde ise bu oranın yüzde 86 olduğu görülmüş. Bu çalışma için yapılan açıklama da, gül kokusunun öğrenme sırasında aktive olan nöron bağlantılarını, uyku sırasında tekrar aktive etmesini içeriyor.

Bu konu pek derin bir konu. Son zamanlarda yapılan çalışmalar oldukça fazla. Domates salkımlarımdan bu noktaya gelmiş olmam da, benim için ayrıca eğlenceli. Bu konudaki eylemlerim devam edecek :)

Kaynakça

1.    http://serendip.brynmawr.edu/exchange/node/6360
2. Wilson, DA. (2003) The fundamental role of memory in olfactory perception. Trends in Neurosciences, 26(5), P 244.
3. http://health.howstuffworks.com/smell.htm
4.http://www.associatedcontent.com/article/237908/a_look_at_the_link_between_olfaction.html
5. http://www.nytimes.com/2009/11/16/business/16drill.html
6. http://www.nytimes.com/2008/08/05/science/05angier.html?_r=1
7. http://www.nytimes.com/2007/03/08/science/08cnd-sleep.html?pagewanted=2&_r=1

Hiç yorum yok: