24 Eylül 2012 Pazartesi

Boston Symphony Hall

Dün gece Boston Symphony Hall'da sonbahar sezonunun açılış konserine gittim. Konuk sanatçı ve orkestra şefi olarak Itzhak Perlman vardı. John Williams'tan sonra kendisini de canlı olarak dinleyebildiğim için çok mutluyum. Konserde, sahnenin üstündeki kabartmada ismi yer alan tek besteci olarak Beethoven'ın keman için bestelediği iki eseri ve Symphony no. 7 çalındı. Müziği dinlerken, müziğin büyüsünün yanı sıra ortamın da büyüsüne kapılıp gitmemek elde değil. Bu konser salonu, 1900 yılında inşa edilmiş, akustik açıdan dünyadaki en iyi üç konser salonundan biri, Amerikadakilerin arasında ise en iyisi sayılıyormuş. Salonda göze çarpan öğeler arasında sahne yanında ve duvarlarda yer alan Yunan ve Roma heykelleri bulunmakta. Bu heykeller sırasıyla şöyle:

Faun with Infant Bacchus (Naples); Apollo Citharoedus (Rome); Girl of Herculaneum (Dresden); DancingFaun (Rome); Demosthenes (Rome); Seated Anacreon (Copenhagen); Euripedes (Rome); Diana of Versailles (Paris); Resting Satyr of Praxiteles(Rome); Amazon (Berlin); Hermes Logios (Paris); Lemnian Athena (Dresden, with head in Bologna); Sophocles (Rome); Standing Anacreon (Copenhagen); Aeschines (Naples); Apollo Belvedere (Rome).

Salonu etkileyici kılan bir diğer öğe ise, 1949 yılında, 1900 yılındaki orjinal haliyle değiştirilen kilise org'u (erganun). Dinlemeseniz bile sadece ihtişamlı yapısına bakmak, insanı etkilemeye yetiyor. 

Bir yandan konseri dinleyip, bir yandan da salonun heybetli atmosferini tadarken, aklıma Emek sineması geldi. 1884'te inşa edilen Emek sinemasının yıkılıp/güya taşınıp bir alışveriş merkezinde yer alması tarih bilincinden ne kadar yoksun olduğumuzun bir kanıtı. Benzer şekilde Haydarpaşa Garı'nın kullanımdan çıkarılıp, otel ya da benzer ticari amaçlar için kullanılması, gözünü para bürümüş, politik kararlar altında ezilmiş bir güruhun eylemlerinden başka bir şey değil kanaatimce. Benzer bir olay az kalsın 1968 (!) yılında, New York City'de en sevdiğim yer olan Grand Central Terminal'in başına gelecekmiş. Kennedy'nin eşi Jacqueline Kennedy Onassis'in yürüttüğü kampanya sonucu, istasyon yıkılmaktan kurtulmuş. Durumla ilgili söyledikleri etkileyici: 


"Is it not cruel to let our city die by degrees, stripped of all her proud monuments, until there will be nothing left of all her history and beauty to inspire our children? If they are not inspired by the past of our city, where will they find the strength to fight for her future? Americans care about their past, but for short term gain they ignore it and tear down everything that matters. Maybe… this is the time to take a stand, to reverse the tide, so that we won't all end up in a uniform world of steel and glass boxes."




Hiç yorum yok: